Konu

Çocuk İstismarı

Çocuk İstismarı

{nb}Bir çocuğun istismarı bizde tam olarak ifade edemeyeceğimiz boyutta bir duygu yoğunluğu ve çeşitliliği uyandırır. Belki bu suç bizi kişisel olarak çok fazla etkiler çünkü çocuklarımızı ilk kez tuttuğumuzda neler hissettiğimizi hatırlarız —çok kuvvetli bir sevgi hissi ve besleme, öğretme ve korumak için duyulan en derin ebeveynsel içgüdü. Bir kimsenin bir çocuğa zarar verebilmesi sarsıcı ve neredeyse akıl almazdır. Hainliğin en aşırı halidir.

Toplum çocuk istismarına karşı birleşmekte, ayaklanmakta ve çocuk istismarının kökünü kazımaktadır. Sürekli olarak, yöre halkının kaçırıldığından ve istismar edildiğinden korkulan çocukları aramak için birlikte harekete geçtiğini görürüz. Tek bir çocuk tehlikede olduğunda bu durum ulusal haberlere yansır.

Ne var ki çocuk istismarı her zaman ulusal medya raporlarının konusu değildi. Çoğu zaman görülmeyen, neredeyse hiçbir zaman hakkında konuşulamayan bu kötülük gölgeler altında pusuda bekliyordu. Konunun Birleşik Devletler’de ön plana gelmesinden önce, İsa Mesih’in Son Zaman Azizler Kilisesi’nin eski başkanı Gordon B. Hinckley çocuk istismarını korkunç bir kötülük olarak kamu nezdinde suçlamıştır. 1980’lerin başında, dünya çapındaki bir konferans yayınında şöyle diyerek düşüncelerimizi ve hislerimizi yansıtmıştır: “Bu sinsi kötülük hakkında giderek büyüyen bir toplumsal bilincin artmasından memnuniyet duyuyorum. Sadist arzuların tatmini için… çocukların sömürülmesi en kötü günahtır.”

Kilise başka nasıl bir muhtemel tutum alabilirdi ki? Konu Kilise öğretisini temel anlamda ilgilendirmektedir. Küçük çocuklar masumdur ve Tanrı’nın gözünde değerlidirler. İsa Mesihen güzel anlarından bazılarını çocuklarla yaşamıştır ve onları istismar edenlere karşı en sert dili kullanmıştır. “Ama kim bana iman eden bu küçüklerden birini [incitirse], boynuna kocaman bir değirmen taşı asılıp denizin dibine atılması kendisi için daha iyi olur.” ( Matta 18:6). Ayrıca, aileKilise’nin merkezindedir. Çocuklar Kilise törenlerine ebeveynleriyle katılırlar. Kilise uygulamalarında güçlü aile ilişkilerinin kurulabilmesi için diğer ilgi alanlarının bir kenara bırakıldığı haftalık bir aile geceside bulunur. Ailede, ebeveynler çocukların bir sevgi ve destek ortamında büyüyebilecekleri ve gelişebilecekleri bir çevre sağlayarak çocuklarını bağırlarına basmak ve korumak için birbirlerinden güç alırlar. Kilise, çocuklarını ruhsal değerlerle büyütmek isteyen aileler için bir toplanma yeri sağlar. Hem Kilise hem de aile için çocukların refahı çok önemlidir.

Bu belgede, çocuk istismarı konusu İsa Mesih’in Son Zaman Azizler Kilisesi’nin bakış açısıyla ortaya koyulmuştur. Bunu caydırmak için ne yapılmaktadır? Kilise mağdurlar için ne yapmaktadır? Adli davalar ve uzlaşmalar olmuş mudur ve eğer olmuşsa neden? Kilise, çocukları istismar edenlere nasıl davranmaktadır? Bu kilisenin yaptıkları diğer dini ve seküler kuruluşlardan ne yönde farklıdır? Bu bir kaç sayfada bu tür sorular tartışılmaktadır.

Çocukları Korumak

Kilise’nin istismar kötülüğüne karşı yapılan toplumsal mücadeledeki rolü; ne yapabileceğimizi öğrenmek, var olan sorunla başa çıkmak ve eşit derecede hevesli olanlarla deneyimlerimizi paylaşmaktır.

Kilise’nin Rahipler Sınıfı Kimlerdir?

Kilise’de mesleki sınıftan olmayan rahipler sınıfı bulunmaktadır. İsa Mesih’in Son Zaman Azizler Kilisesi’ndeki cemaatlerin liderlerine gözetmen denir. Gözetmenler yerel üyeler arasından beş yıl boyunca gönüllü olarak hizmet etmek üzere seçilirler. Çoğu topluluğun içerisinde uzun zamandır yaşamaktadır ve cemaatin üyelerini kişisel arkadaşlar ve komşular olarak görürler. Ve çoğu gözetmenin kendi çocukları vardır ve bunlar kiliseye ve etkinliklerine katılan genellikle küçük çocuklardır. Gözetmenler böylelikle Kilise topluluklarının güvenliğini ve esenliğini zaten çok önemsemektedirler. Bir çocuk istismarcısı cemaatlerinin güvenliğini tehdit ettiğinde, gözetmenler Kilise ailelerini kendi aileleri gibi korumak dışında mali ya da başka türlü bir neden aramazlar.

Gözetmenler maaş ya da hiçbir tür mali ödül almazlar. Kilise’nin rahipler sınıfı tecrit edilmiş üyeleri de değildirler. Kilise içerisinde ait oldukları hiçbir özel din adamlığı düzeni yoktur. Son Zaman Azizi gözetmenleri topluluk içerisinde yaşarlar ve tıpkı diğer herkes gibi normal işlerinde çalışırlar. Gözetmenlik makamlarının taleplerini çoğunlukla hafta sonları ve akşamları yürüttükleri için bunu ancak diğer birçok cemaat üyesinden kendilerine yardım etmelerini isteyerek yapabilirler.

Gözetmen bir okul öğretmeni, bir doktor ya da bir iş adamı olabilir. Ona yardım etmek için, bir kütüphaneciden altı yaşındaki çocuklara bir Pazar okulu dersi öğretmesi istenebilir. Bir bayan eczacı üç ve 11 yaş arası çocukların oluşturduğu bir çocuk organizasyonundan sorumlu olabilir. Bu hizmet çağrıları geçicidir ve sık sık değişir ama gözetmenin daveti üzerine hizmet eden herkesin, temelinde aileye ve doğal olarak çocuklara saygının olduğu kendi dinlerinin ilkelerine göre yaşamaları beklenir.

Adın ne önemi var?

Kilise’nin mesleki olmayan hizmetinin bir diğer önemli boyutu vardır ve bu boyut çocuk istismarıyla ilgilenen avukatlar, gazeteciler ve diğer kişilerin anlamaları için çok önemlidir.

Bir Son Zaman Azizi cemaatindeki aktif üyelerin hemen hemen hepsinin gözetmenin işini yapmasına yardım etmek amacıyla üstlendikleri bir sorumluluk mevkileri vardır. Layık erkeklerin ve 12 yaş üstü genç erkeklerin durumunda, bu kişilerin hepsi Kilise’nin rahipliğininbir parçasıdır. Genellikle, kiliseye düzenli olarak gelen 12 yaşındaki bir genç erkek bir hizmetli olarak atanır. Bir erkek, 14 yaşından itibaren bir öğretmen ve 16 yaşından itibaren bir rahip olacaktır. Yetişkin erkeklerin çoğu yaşlı ya da yüksek rahip olarak atanmıştır. Buna karşın, yalnızca rahipliğe atanmış olmak ve rahip, yaşlı ya da yüksek rahip unvanını taşımak bir kişiye cemaat içerisinde hiçbir otorite sağlamaz ya da onu bir lider yapmaz. Bu kişinin Kilise üyesi arkadaşları ona özel bir saygı ve hürmet göstermezler. Hatta bir erkek Kilise’yle iletişimini kesse dahi, Kilise üyesi olduğu sürece bir yaşlı ya da yüksek rahip olmayı sürdürür.

Zaman zaman “Mormon Lider Çocuk İstismarıyla Suçlanmakta” gibi başlıkları olan gazete haberleri ortaya çıkmaktadır. Bazı davacı avukatlar “yüksek rahip” gibi unvanları kullanmanın yüksek yetkiye sahip bir kişinin yasaları çiğnediği gibi bir tablo ortaya çıkardığının ve jüri heyeti ve haber medyası nezdinde sarsıcı bir etki yarattığının farkındadırlar. Bu iddia yanlıştır.

Çocuk İstismarını Durdurmak Amacıyla Üyeleri Harekete Geçirmek

Bir Son Zaman Azizi cemaati büyük bir aile, karşılıklı destek tutumu içerisinde birlikte çalışan insanlar topluluğu gibidir. Kilise, aileleri çocuk istismarı hakkında konuşmaları, bu tür trajedileri teşhis etmek ve önlemek yönünde kendilerini eğitmeleri için uzun zamandır teşvik etmektedir. 1976 yılından beri, Kilise yayınlarında çocuk istismarını kınayan ya da üyeleri bu konuda eğiten 50’den fazla haber ve dergi makalesi çıkmıştır. Kilise liderleri Kilise’nin dünya çapındaki konferanslarında konu hakkında 30 defadan fazla konuşmuşlardır. Çocuk istismarı Pazar toplantılarında devamlı olarak verilen bir dersin konusudur.

Kilise ayrıca kapsamlı eğitim malzemeleri ve videokasetleri oluşturmuştur. Bu malzemeler Kilise liderlerini bu tür istismarı tespit etme ve ona karşılık verme konusunda eğitmek amacıyla kullanılmaktadır. 24 saat çalışan ve profesyonel danışmanların hizmet verdiği bir Yardım Hattı kişiye özel tavsiye sağlar ve böylece yerel liderler her durumda gerekli önlemi alabilirler.

Son olarak, Kilise aileleri güçlendirmek için yapabileceği her şeyi yapmaktadır. Her kişi ve kurum kendine düşeni yapmalıdır; fakat en sonunda güçlü, sevgi dolu ve dikkatli aileler çocuk istismarına karşı en iyi savunmadır. Eski Kilise başkanı Gordon B. Hinckley şöyle demiştir: “Ailenin Her Şeye Gücü Yeten’in elinde bir araç olduğu gerçeği hakkında temel bir onay, evet, güçlü ve coşkun bir kanaat olmadıkça bütün bu şeyler olacak ve daha da kötüye gidecektir. Aile O’nun eseridir. Ayrıca aile toplumun temel birimidir.”

Mağdura El Uzatmak

İsa Mesih’in Son Zaman Azizler Kilisesi’ne dair bazı eleştiriler Kilise’nin mağdurun ihtiyaçlarına son sırada yer verdiğini ileri sürmektedir. Daha aşırı söylentiler mağdurların Kilise liderlerini utandırdıkları için Kilise’nin mağdurlardan uzak durduğunu dahi iddia etmektedir.

Bu eleştiriler Kilise’nin inancının tam tersini yansıtmaktadır. Mağdura yardım etmek ilk sırada gelmektedir. İstismar ıstırabı çekenlere şefkat ve sevgiyle el uzatmak Mesihçilerin gerçek niteliğidir. Bu, hizmetimizin ayrılmaz bir parçasıdır. Kilise içerisinde, mağdurlar sonuçta İsa Mesih’e iman yoluyla iyileşmeye götüren ruhsal rehberliği bulabilirler. Ayrıca, istismar mağdurlarına, mali güçlerine bakılmaksızın seküler uzmanlığın en iyisinden faydalanabilmeleri için profesyonel danışmanlık teklif edilmektedir.

Kilise’nin liderler için olan resmi talimat el kitapları Kilise’nin birinci sorumluluğunun istismar edilmiş kimselere yardım etmek ve gelecekteki istismara karşı savunmasız olabilecek kişileri korumak olduğunu belirtmektedir.

Kilise bunu nasıl yapmaktadır? Kuruluşundan beri, Kilise’nin temel aile kavramları ve öğretisi bu desteği sağlamıştır. Buna ek olarak, gözetmenlerin profesyonel danışmanlardan istismar mağdurlarını korumada rehberlik almalarını sağlamak amacıyla onlara anında erişimlerini sağlayan bir Yardım Hattı 1995 yılında kurulmuştur. Gözetmenler iyi insanlardır ama onların farklı eyaletlerin farklı yasal koşulları da dahil olmak üzere çocuk istismarının tüm karmaşıklıklarını anlamaları imkansızdır. Onların yapabileceği şey bir çocuk tehlikede olduğunda hemen Yardım Hattı telefon numarasını aramalarıdır. Sadece bir telefon konuşmasıyla deneyimli profesyonellerden rehberlik alabilirler.

Örneğin eğer genç bir üye gözetmenini istismardan haberdar ederse, gözetmen ilk olarak, mağdura destek olmak ve istismarın devam etmesini engellemek amacıyla gerekli olanaklar için Yardım Hattı’nı arar. Eğer yasalara göre suç teşkil eden bir olay söz konusu ise gözetmen ayrıca olayı yasal yetkililere nasıl bildireceği konusunda talimat alır. Bünyesindeki görevlilere istismar mağdurlarına yardım etmeleri için günde 24 saat, yılda 365 gün profesyonel destek sağlayan başka bir kilise bilmemekteyiz.

Bu işe yaramakta mıdır? Evet. Hatasız hiç bir sistem olmamasına karşın mağdurlar ihtiyaç duydukları korumayı ve ilgiyi elde etmektedirler.

Başkan Gordon B. Hinckley CBS kanalının 60 Dakika isimli programında Mike Wallace ile yaptığı bir röportajda şöyle demiştir: “Mağdurlar için son derece endişeleniyorum. Kalbim onlarladır. Acıyı hafifletmek, bu fena ve kötü şeyin meydana gelmesine engel olmak için yapabileceğimiz her şeyi yapmak istiyorum… Daha kapsamlı önlemler alan, daha fazla çabalayan, bu sorunun hakkından gelmek, bu sorunun üzerinde çalışmak, bir değişiklik yapmak için daha fazlasını yapan dünyada başka bir kuruluş bilmiyorum. Bu sorunun korkunç niteliğini biliyoruz ve insanlarımıza yardım etmek, onlara el uzatmak, onlara destek olmak istiyoruz.”

Suç İşleyen Kişiyle İlgilenmek

Kısaca ifade etmek gerekirse, çocuk istismarcılarına gelince İsa Mesih’in Son Zaman Azizler Kilisesi sıfır hoşgörü politikasına sahiptir. İstismardan kuşkulanıldığında; Kilise, üyelerini ilk olarak yasal yetkililerle ve sonra danışmanlık ve destek için yerel gözetmenleriyle iletişime geçmeye yönlendirir. Kilise, çocuk istismarı vakalarını araştırma ve suç işleyen kişileri adalete teslim etme konusunda güvenlik güçleriyle tamamen işbirliğinde bulunur.

Çocuk istismarından suçlu bulunan Kilise üyeleri Tanrı’nın yasalarına da tabidirler. Başkan Hinckley şöyle söylemiştir: “Yüreklerimiz faile uzanmaktadır ama onu suçlu kılabilecek günahı hoş göremeyiz. Suçun olduğu yerde ceza da vardır.” Suçlu bulunan çocuk istismarcıları Kilise’den atılırlar ve bu, inancımızın dayatabileceği muhtemel en yüksek cezadır. Kilise’den atılan üyeler Kilise toplantılarında görev alamazlar ya da cemaat içerisinde hiçbir sorumluluk taşıyamazlar.

Suçlarının yasal bedelini ödemiş olan ve yerel Kilise liderleriyle çok titiz bir tövbe sürecinden geçen çocuk istismarcıları tekrar Kilise’nin üyeleri olabilirler mi? Evet. Mesihçiler olarak, biz bağışlamaya inanırız. Ancak yaşamları boyunca onları çocuklarla doğrudan irtibata geçirecek herhangi bir mevkide hizmet edebilirler mi? Kesinlikle edemezler. Bağışlama günahın sonuçlarını ortadan kaldırmaz. Ailenin korunması Kilise’nin birinci ilkesidir.

1995 yılından bu yana Kilise daha önceden çocukları istismar etmiş üyelerin üyelik kayıtlarına gizli bir not düşmektedir. Bu kayıtlar onları gittikleri her cemaatte takip eder ve böylece gözetmenler o kişileri çocukların olduğu ortamlara sokmamaları yönünde uyarılır. Bildiğimiz kadarıyla, İsa Mesih’in Son Zaman Azizler Kilisesi bu tür bir iz sürme mekanizması yaratan ilk dini kurumdur. Aileyi kutsal tutarız ve çocuklarını koruruz. Bu, Kilise’nin neden (resmi din adamlarından farklı olarak) sıradan üyelere cinsel istismarcı davranışları için resmi dinsel ceza dayatan birkaç mezhepten biri olduğunu açıklamaktadır.

Kilisemiz bu iz sürme sistemini temel inançlarımız nedeniyle uygulamaktadır. Birleşik Devletler’deki hiçbir mahkeme bir dini kurumu üyelerini diğer üyelerin istismarından korumakta başarısız olduğu için sorumlu tutmamıştır. Eğer öyle yapsalardı dini kurumlar polis kuvvetlerine, liderlikleri ise güvenlik güçlerindeki memurlara dönüşürdü. Kilise yasalar ya da hukuk davalarından korktuğu için değil, aileler ve çocuklar ile ilgili kaygısı nedeniyle gönüllü olarak üyelerinin izini sürer.

Bildirme Zorunluluğu

Birçok yasal mücadelenin temelinde olası bir istismarın ya da istismarcının ne zaman bildirildiği ya da bildirilip bildirilmediği yatar. Kilise yetkilileri bir çocuk istismarı vakasını kamu yetkililerine ne zaman ve nasıl bildirecekleri konusunda eyalet yasasına uyarlar.

Daha zor bir ahlaki konu ise bir gözetmenin özel bir itirafın ayrıcalıklı çerçevesindeki resmi bir mevkide istismar bilgisine ulaştığında bu bilgiyi kamu yetkililerine bildirip bildirmemesinin gerekliliğidir. Bu konuya dahil olan dini zor sorunun haricinde, bazı kiliseler ve profesyoneller din adamlarını özel bir itirafı bildirmeye zorlamanın, bir çocuk istismarcısının yardım almak için onlara başvurma ihtimalini azaltacağına inanmaktadırlar. Muhtemelen istismara devam edeceklerdir. Bazı kişiler ise suçluların söz konusu suçu işlemeye devam etme riskinin yüksek olduğundan dolayı güvenlik güçlerinin vakit kaybetmeden olaya dahil olmaları gerektiğini düşünmektedirler. Bu zor konuda bir fikir birliği yoktur.

Suçu bildirmeye dair yasaların eyaletten eyalete çeşitlilik göstermesi sorunun ne kadar karmaşık olduğunu ortaya koymaktadır. Yirmi üç eyalette yasalar elde edilen bilginin yalnızca gizli olmaması halinde din adamlarının durumu bildirmesini gerektirmektedir. Bu eyaletlerde, örneğin bir itiraf gibi gizli bir görüşmede istismarı öğrenen bir din adamının olayı yetkililere bildirme yönünde yasal zorunluluğu yoktur ancak eğer bir din adamı istismarı kişisel olarak gözlemlemişse ya da istismardan şüphelenmesine yol açan ayrı bir gerekçesi varsa olayı bildirmesi gerekmektedir. Diğer dokuz eyalette, din adamlarının çocuk istismarını ne olursa olsun bildirmeleri zorunludur. Ve kalan 18 eyalette ve Kolombiya Bölgesi’nde raporlama yasaları din adamlarının çocuk istismarını hiçbir surette bildirmesini zorunlu kılmaz.

İsa Mesih’in Son Zaman Azizler Kilisesi’ndeki gözetmenlere çocuk istismarı vakasını öğrendiklerinde iki temel sorumlulukları olduğu öğretilir. Birincisi mağduru korumaları gerektiğidir. İkincisi ise suç işleyen kişiyi eylemlerinden dolayı sorumlu tutmaları gerektiğidir. İtirafın gizliliğinin din adamlarını olayı bildirmekten alıkoyduğu eyaletlerde bile, gözetmenler istismarın devam etmesini engellemek için yapabilecekleri her şeyi yaparlar. Yasal mercilere gitmek de dahil olmak üzere, istismarcının eylemlerinin sorumluluğunu kabul etmeye ikna edilmesi için her çaba gösterilir. Bir kişinin itirafta bulunmak için gözetmenine gitmiş olması, saygı duyulan bir Kilise liderinin söz konusu kişiyi doğru şeyi yapmaya ikna etmesini daha olanaklı kılmaktadır.

Davalar Mahkemeye Gittiğinde

Acaba Kilise çocuk istismarı davaları nedeniyle hiç mahkemeye gitmiş midir? Evet. Geçen on yıl zarfında, çocuk istismarı ilgili iddialardan dolayı Kilise çok az davada taraflarla anlaşmaya varmıştır. Hemen hemen her durumda, Kilise mağdur için danışma hizmeti sunmuştur.

Ancak çocuk istismarı sadece kiliseleri ilgilendiren bir sorun değildir. Bu toplumsal bir sorundur ve toplumun geri kalanı gibi, İsa Mesih’in Son Zaman Azizler Kilisesi’nin ilişkili karmaşıklıklara dair anlayışı çocuk istismarının ciddi bir sorun olarak ortaya çıkmaya başladığı 1980’lerin ilk yıllarından bu yana artmıştır. O zamandan beri Kilise bir ikilemle karşı karşıya kalmıştır. Kilise çocuklarını nasıl korur, suç işleyenlerle nasıl etkin bir şekilde ilgilenir ve dahası, suçlamalar yanıltıcı olduğunda ve davaların esası olmadığında kendisini mahkemede nasıl savunur?

Muhtemel jüri heyeti karşısında kendilerini daha iyi konumlandırma girişiminde olan birkaç avukat Kilise’yi çocuk istismarcılarına kasıtlı olarak güvenli bir sığınak sağlamakla suçlayacak kadar ileri gitmişlerdir. Bu tür suçlamalar Kilise liderleri ve üyeleri tarafından hayretle karşılanmaktadırlar ve tamamen asılsızdırlar. Kilise liderlerinin kendi çocuklarını riske atarak bir istismarcıya yataklık etmeleri iddiası anlamsızdır.

Durumu doğru açıdan görelim. Birleşik Devletler’deki kiliselere karşı her yıl yüzlerce çocuk istismarı davası açılmaktadır. Bir davanın bile çok fazla olmasıyla birlikte, İsa Mesih’in Son Zaman Azizler Kilisesi’ne— karşı açılan dava sayısı, Kilise’nin Birleşik Devletler’de altı milyon üyesi olduğu düşünüldüğünde, görece çok azdır. Bunun nedenlerinden biri Kilise’nin son 20 yıl süresince soruna hitap etmek için gösterdiği girişken çabadır. Bugün gündeme gelen davaların çoğu Kilise’nin mevcut politikaları ve eğitim programlarını hayata geçirmeden çok önce ortaya çıktığı iddia edilen istismar olaylarıyla ilgilidir.

Vurgulanması gereken diğer önemli bir nokta daha vardır. 2002 yılında tüm ulus çapında patlama yapan din adamı istismarı olayları istismarcı rahipleri ve din adamlarını örtbas eden kiliselere dair suçlamaları içermekteydi. Bunun aksine, İsa Mesih’in Son Zaman Azizler Kilisesi’ne neredeyse hiçbir zaman gözetmenleri tarafından işlenen istismar suçu nedeniyle dava açılmamıştır. Bunun yerine, Kilise’ye karşı açılan davalar genellikle bir üyeyi istismar eden başka bir üye hakkındadır. Çoğu zaman iddia edilen istismar Kilise mülkiyeti içerisinde veya herhangi bir Kilise etkinliğiyle bağlantılı olarak dahi meydana gelmemiştir.

Bu yüzden, bu davalarda, Kilise kendisini saklayacak bir şeyi olması nedeniyle değil ama Kilise’nin koruması gereken değerli bir şeyi yani— çocukları olduğu için savunacaktır.

Tanrı’nın Kilise’ye Sözü

Aşağıdaki bölüm Başkan Gordon B. Hinckley’nin dünyadaki üyelere 2002 yılının Nisan ayında Salt Lake City’deki hitabından alınmıştır:

“Bu tür bir istismar yeni değildir. Çağlarca öncesine dayandığını gösteren kanıtlar vardır. Bu en adi, trajik ve korkunç bir şeydir. Bu gaddarca kötülüğün aramızda çok sınırlı bir ifadesi olduğunu söylemekten üzüntü duyuyorum. Bu hoş görülemeyecek ya da göz yumulamayacak bir şeydir. Rab’bin Kendisi şöyle demiştir: ‘Ama kim bana iman eden bu küçüklerden birini [incitirse], boynuna kocaman bir değirmen taşı asılıp denizin dibine atılması kendisi için daha iyi olur’ (Matta 18:6).

“Barış Prensi, Tanrı’nın Oğlu burada çok sert bir dil kullanmıştır.

“Kilise Talimat El Kitabımızdan bir alıntı yapıyorum: ‘Kilise’nin tutumu istismarın hiçbir şekilde hoş görülemeyeceği yönündedir. İstismar edenler… Kilise cezasına tabidirler. Onlara Kilise hizmet çağrıları verilmemelidir ve onlar tapınak tavsiye belgesi alamazlar. Bir çocuğu cinsel ya da fiziksel olarak istismar etmiş bir kişi Kilise’den ceza alıp daha sonra Kilise’ye tam şekilde geri dönse veya bu kişi vaftiz yoluyla yeniden kabul edilse dahi, Birinci Başkanlık söz konusu kişinin üyelik kaydındaki notun kaldırılmasına izin vermediği sürece, liderler söz konusu kişiyi çocuklarla ya da gençlerle çalışacağı hiçbir mevkiye çağırmamalıdırlar.”

‘İstismar durumlarında, Kilise’nin birinci sorumluluğu istismar edilmiş kişilere yardım etmek ve gelecekte tekrar istismar edilme tehlikesiyle karşı karşıya olanları korumaktır. ‘

“Şu ana kadar uzun bir süre bu sorun üzerinde çalıştık. Gözetmenleri, çadır kazığı başkanlarını ve diğer kişileri mağdurlara el uzatmaları, onları teselli etmeleri, onları güçlendirmeleri, onları meydana gelen olayın yanlış olduğunu, yaşadıkları deneyimin onların hatası olmadığını ve asla tekrar meydana gelmesi gerekmediğini bildirmeleri yönünde uyardık.

“Yayınlar yayınladık, Kilise görevlilerinin vakaları ele alma konusunda danışmanlık alabilecekleri bir telefon hattı kurduk ve LDS [Son Zaman Azizi] Aile Hizmetleri aracılığıyla profesyonel yardım sunduk.

“Bu olaylar genellikle suç niteliği taşımaktadırlar. Yasalar nezdinde cezalandırılabilirler. Avukatlar ve sosyal yardım uzmanları da dahil olmak üzere profesyonel danışmanlar, gözetmenler ve çadır kazığı başkanlarına söz konusu durumdaki zorunlulukları hakkında tavsiye vermek üzere bu yardım hattında mevcutturlar. Diğer ülkelerdeki kişiler bağlı oldukları Alan Başkanlarını aramalıdırlar.

“Şimdi Kilise’nin işi bir kurtuluş işidir. Bunu vurgulamak istiyorum. Bu bir canları kurtarma işidir. Hem mağdura hem de faile yardım etmeyi arzu ediyoruz. Yüreklerimiz mağdura uzanmaktadır ve ona destek olmak için harekete geçmeliyiz. Yüreklerimiz faile uzanmaktadır ama onun suçlu olabileceği günahı hoş göremeyiz. Suçun olduğu yer de ceza da vardır. Medeni hukukun süreci kendi yoluyla işleyecektir. Ve kilise ile ilgili süreç de, çoğu zaman Kilise’den atılmayla sonuçlanarak kendi yoluyla işleyecektir. Bu hem hassas hem de ciddi bir konudur.

“Bununla beraber, ceza çekildiğinde ve adaletin talepleri karşılandığında destek olmak için uzanan yardımsever ve şefkatli bir el olacağını kabul ederiz ve daima kabul etmeliyiz. Devam eden kısıtlamalar olabilir ama ayrıca şefkat de olacaktır.”

Stil Rehberi Notu:İsa Mesih’in Son Zaman Azizler Kilisesi hakkında bildirimde bulunurken lütfen ilk referansta Kilisenin tam adını kullanın. Kilisenin ismini kullanımda daha fazla bilgi için bizim online stil rehberine gidin. »Stil Rehberi.